Kanuni Sultan Süleymanın Bilinmeyen Kardeşi Üveys Paşa.


 Üveys Paşa:
        Yavuz sultan selim, şehzadeliği esnasında güzel bir cariyesi ile çok yakın ilişkiler kurmuş ve cariyesi ondan hâmile kalmıştı. ancak, cariye, bazı şımarıklıklar yapıp, saray geleneklerine aykırı hareketlerde bulununca, saraydan çıkarılıp haremden uzaklaştırıldı ve mevcut gelenek uyarınca bir bey ile evlendirildi. yavuz, olaydan kısa bir süre sonra padişah olduğunda, bu cariyenin hareminden dışlanmadan önce, kendisinden hamile kalmış bulunduğu saptandı. cariye, vakti gelince bir erkek çocuk dünyaya getirdi. gelgelelim, kadın bu sırada başkasının üzerine nikâhlı bulunduğundan, çocuk da saray dışında doğup porfirogenetos* olmadığından, şehzade sayılmadı. üveys adı konulan çocuğun durumu son derece gizli tutuldu. ve kendisi biraz büyüyünce saraya alınıp yetiştirildi. zira yavuz, üveys'i görür görmez onun kendisine son derece benzediğini fark etmiş ve üveys'in hemen saraya alınıp yetiştirilip eğitilmesini emretmişti. yavuz ölüp, tahta kanunî sultan süleyman geçince, durumdan haberdar olduğu halde üveys'e dokunmadı. zira, herhangi bir davranış, üveys'e meşruluk kazandırıp yeni padişahı müşkil mevkide bırakabilirdi. çok geçmeden de üveys, padişahın buyruğu ile beylerbeyi olarak yemene atandı. 1547'de üveys paşa bir çarpışmada yemende şehit düştü...




Ünlü osmanlı tarihçisi ali efendi, künh-ül ahbar adlı yapıtında üveys paşa'nın şehit olmuş haberi istanbul'a ulaştığında kanunî sultan süleyman'ın gözleri dolarak şöyle konuştuğunu yazar:


- o, benim baba bir kardeşimdi!

kanunîye, 'fitne olasılığına karşı onu niçin öldürtmeyip sağ bıraktınız?' diye sorulduğunda ise, padişahın şu yanıtı verdiği belirtilir:

- gönlümüzde hep var olan allah korkusu bunu engelledi!

*prens ya da prenses sayılabilmek için, sarayda dünyaya gelmiş olmak' şartını taşımak anlamına gelen yunanca kökenli bir deyim.