Gerçek Harem İşte Tek Tanık Layd Mary

Haremi tek giren kişi olarak kaleme alan Layd Mary gerçekleri mektuplarında yazmış. Mary göre harem, batılı yazarların ve ressamların kendi fantezileri ile uydurmaları. Haremde ne erotizm var ne de tüller içinde çıplak kadınlar”
Evet,
Harem tarih boyunca gizemini korumuştur. Tüm dünyanın ilgisini çeken harem sırları ile tarih sayfalarında pek yer almaz. Çünkü gören yoktur. Batılılara göre “Tutsak olmuş kadınların dünyası” olarak adlandırılan Harem, köle olarak tutsak edilmiş genç ve güzel kadınların, padişahın kalbini kazanmak için yarıştığı bir yer olmuştur. Ressamlar ve yazarlar kendi beyinlerinde yaratıkları fantezilerin yansıması olmuş asla gerçek bilinememiştir.
Acaba gerçek ne?
Kimse bilmiyor!

Ama bilinen Harem ilk kez 1326 yılında Orhan gazi döneminde oluşturulduğu ve 1451-1481 Fatih Sultan Mehmet döneminde en güçlü konuma geldiğidir. Yabancılar haremin sırlarını bir nebze İngiliz Büyükelçisi Edward Wortley Montagu'nun eşi Layd Mary hareme girmiş ve izlenimlerini 1718 yılında aktarmıştı. Harem sadece elçinin eşinin yazdıkları ile dünya öğrendi. Dünya Haremin sırlarına Layd Mary'in mektuplarıyla ulaşmıştı.
Ama bilinenin dışında…
Asıl gerçek neydi?
İşte Layd Mary'in notları..



Padişahın kalbini kazanmak öyle kolay değildi. Bu yüzden çeşitli oyunlar yapılır bu gücü elde etmek için rekabet acımasızca sürer çeşitli entrikalar dönerdi. Gizli acımasız oyunların döndüğü harem çoğu kadın için altın kafes olmuştur. Ama ön planda cinsellik değil bilgi ve güzellik vardı. Haremi, Batılılar cinsel yönden ele alırken, Osmanlı kütüphanelerindeki bilgilerde haremin bir eğitim kurumu olduğu altını çizerek belirtilmiştir. Hareme giren bayanlar bilimden sanata her konuda eğitim verilen bir kurum olduğu buradan yetişen birçok
bayan Osmanlı'nın siyasi hayatında etkin olduğu Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır. Ama batılı hep cinsel hayatı göz önünde tutmasıyla harem bu özelliği hep geride kalmıştır. Haremin eğitim kurumu olma özelliği dışlanmıştır. Genç kadınlar, okuma yazma, resim yapma, kuran okuma, müzik, dans yanı sıra protokol davranış biçimleri konusunda eğitim alırlardı. Birbirinden bakımlı kadınların lüks ve şaşa içinde yaşadığı düşünülen harem düşünüldüğü kadar kolay ve rahat değildi. Güzel olmak yetmezdi. Burada uyulması gereken hassas kurallar vardı. Haremde seviyeler vardı. Hareme gelen kadınlar hemen padişaha sunulmazdı. Gelen esirler ilk olarak “Odalık” denen kısma alınırdı. Burada büyük sınavlardan geçerlerdi. Burası en zor kısımdı.
Genç kızlar soyulur, bir kusuru olup olmadığına bakılır. Hastalığı olup olmadığı incelenirdi. Yürüyüş, duruş ve haremin kuralları öğretilirdi. Sağlıklı ılımlı ve ağır başlı ise ve kurallara uyacağı saptanırsa Valide Sultana çıkarılırdı. Valide Sultan Genç köleleri beğenirse Müslüman ismi verir ve hareme alırdı. Saçına, dudağına, tenine göre isim aldıktan sonra köleler Cariye olmaya hak kazanırdı. Sonra sıkı bir saray görgü ve kültürü dersleri alırlardı. Odalık olarak seçilenler artık saraya girmiş sayılırdı. Bu kızlar Valide Sultan'a, Başkadın
ve Sultanın kızlarına hizmet ederlerdi. Odalık cariyelerinde iş ayrımı da yapılırdı. Mücevher bekçisi, Sandık odası bekçisi, Masa servisi başı, Banyo bakıcısı gibi… Bu kızlar arasında bakımlı güzel alımlı olanlar bu işlerinin arasında dans, enstrüman çalma, şarkı söyleme, kuran, okuma yazma öğrenirlerdi. Bu özellikleri tam yapanlar sultanın hizmetine sunulurdu. Bunlara “İkbal” denirdi. Sultanla birlikte padişaha yakınlaşan ikballer göze girmek için maharetlerini gösterirlerdi. padişahın gözüne çarpanlar eş olarak seçilirdi. Padişah beraber
olduğunda memnun kalırsa yüksek mertebeye getirilirdi. Gözde ikbale bir oda ve köleler verilirdi. Eğer beraberliklerinde hamile kalır ve çocuk verirse “Kadın Efendi” ,eğer erkek çocuk verirse Haseki Sultan olurdu. şayet bu çocuk padişah olursa Valide Sultan olurdu. Tarihte en çok bilinen ve Muhteşem Yüzyıl dizisine konu olan “Roxelena” olarak adındaki Hürrem Sultan ile Kösem Sultandır. Padişahın beğenmediği odalıktakiler veya dikkatini çekemeyen ikballer padişahın izni ile vezir ve Paşaların evlenebilirdi. Hareme hiçbir erkek alınmazdı. Sadece hadım edilmiş zenciler ve esirler alınırdı. Haremin korumasında görevli “Harem Ağaları” çok acı veren bir işlemden geçerek erkeklikleri öldürülür ve hareme alınırdı. Haremde 400 oda bulunuyor. Bu odalar çember şeklinde olup ortada Valide sultan'ın odası bulunmaktadır. Haremi dış dünyaya bağlayan araba kapısı ve kuş evi bulunmaktadır. Bu kapı sarayın en özenle kornan kapılarındandı. Layd Mary'ya göre haremi tek gören kişi olarak mektuplarında söyle demiştir “Ressam ve yazarların fantastik düşünceleri ile haremi yanlış aksettirmişler. Kendi düş güçlerini kurarak, hayallerini yansıtmışlar. Oysa harem fanteziden uzak kuralları olan bir eğitim kurumu. Sultanlar haremde seks fantezileri peşinde değil çocuğunun annesini bulmak için özen gösterirdi”



Ayrıca Layd Mary mektubundaki notlarda dikkat çekici bir bölümde bulunmaktadır.

“Osmanlı kadınlarını baştan çıkarıcı her an padişahı eğlendirmeye hoş tutmaya hazır “fettan”, tüller içinde çıplak erotik kadınlar olarak tasvir edilmiş. Bu Osmanlı Padişahlarının zevk ve sefa düşkünü göstermek ve Osmanlıyı küçük düşürmek adına uydurulmuştur. Benim gördüğüm kadınlar Avrupalıda görmediğim zarafette, kendilerini erotik sunmadıkları, doğal hallerinde şehvetli bir gülüş veya arsız bir ede yoktu.”diye yazarak batılı
yazar ve ressamları yalanlamıştır. Hanife Sultan ile dostluğu sırasında hareme girdiğini belirten Lady Montagu mektuplarında, Haremde 20 sazendenin sunduğu müzik ziyafetini ve seyrettiği dans gösterisinin muhteşemliği ile dilinin tutulduğunu belirterek. Okuduğu her harem hikâyesinin yalan olduğunu açıkça mektuplarında belirtmektedir. Hanife Sultan'ın anlattıklarında mektuplarına aktaran Layd Mary “ Cilveli değil en ağır başlı en iyi kuran okuyan sultanın gözdesi olurdu. Cilve değil ağır başlılar sultanın eşi olmuştur. Güzellik önemlidir. Sağlıklı akılı olmak önemlidir. İyi dans eden eş olmaz. Sadece eğlence olur ve asla Sulatanın eşi olmaz. Sonra asla mendil olayı yoktur. Hiçbir sultan hiçbir cariyeye mendil atmaz.”diye yazmıştır. Evet tek girip görenin yazdıkları bu. Acaba Haremi yabancı yazarların ve ressamların fantezileri belirliyor demekten kendimi alamıyorum. İşin gerçeği ne?

“Tek tanık” böyle diyor…
Ama bu bir sır olarak tarih sayfalarında yer alacağa benziyor.



Alıntıdır.
Yazar: Bengüç Özerdem
Kaynak: http://www.gecce.com/yazi/harem-gercegi-162895.html