Yavuz Sultan Selim Olmak.

30 Mayıs 2013 Perşembe




                        İmkansız denilen bir sefere gidiyordu Yavuz... 

                       Mısır fethi tam bir çılgınlıktı çünkü kimse Sina'nın geçilebileceğine imkan vermiyordu. Herkes bunun bir çılgınlık olduğunu düşünürken o bu  sefere gönülden inanmıştı. Kalbindeki inancın amacı sadece bir ülke kazanmak, hazinesine hazine katmak değil tek bir amaç vardı o da gaza idi. Yavuz, Sina çölünü geçmenin ne kadar zor olacağını biliyordu ve bunun ne kadar meşakkatli bir sefer olacağının farkındaydı. Ama inanç farklıydı, istikamet farklıydı. 

                        Amacın ve istikametin farklı olduğunun kanıtına gelince. Ordu Sina çölünü aşmaya çalışırken yorgun ve bitkin düşmek üzereydi. Bir mucize gerekiyordu bu çöl başka bir şekilde aşılamazdı. Ordu develer üzerinde seyir etmekteydi. Yavuz bir an devenin üstünden aşağı inerek yola böle devam etmeye başlamıştı. Dönemin sadrazamı Yavuz'un yanına gelerek, hünkarım neden deveden indiniz siz inince orduda develerinden indiler bu bizi yavaşlatır demişti. Yavuz, sadrazama dönerek: Peygamber efendimiz bize ordunun önünde rehberlik etmektedir ve yürüyor, o yürürken ben nasıl devenin üstünde giderim demiştir. İşte istikametin amacı bu idi. İstikamet Hz. Muhammed'in arkasında yürüyen bir ordunun gaza sevdasıydı.

                        Mısır feth edilmişti...

                        Ordu bu müthiş zafer sonrasında büyük bir heyecan ile İstanbul'a yaklaşmaktaydı. Payitaht'da  tam bir bayram havası mevcuttu. Halk o müthiş padişahı ve orduyu bekliyor ve herkes ordunun öğle saatlerinde Payitaht'da girmesini bekliyordu. Yavuz, Üsküdar'a geldiğinde orduya burada konaklamasını emretmişti. Ordu şaşkın bu duruma bir anlam veremiyor Payitaht'a bu kadar yaklaşmışken konaklamanın manasız olduğunu düşünmekteydi. Dönemin sadrazamı Yavuz'un yanına gelerek, hünkarım neden ilerlemiyoruz demiştir. Yavuz şöyle cevap vermiştir: Halk büyük bir coşku ile bizi bekliyor eğer şu an Payitaht'a girersek halk bu zaferi bizden bilir halbuki bu zaferin başarısı bizden değil Allah'tandır demiştir. Ordu o gün gece karanlığına kadar Üsküdar'da konaklayıp gecenin karanlığında sessizce Payitaht'a girmişti. 

                     Bugün, gaddar, katil denilen bir padişahın asla bu müthiş alçak gönüllülüğü konuşulmamaktadır. Ne yazık ki tarihimizdeki bu kadar önemli bir şahsın nasıl bir mantalitede olduğunu bilmeden sadece kulaktan dolma bilgilerle yargılamak ne kadar doğru sorgulamak lazım.


                                                                                                            YUSUF İSKENDER